MÜLTECİNİN DİĞER ADI: SURİYELİ

Mülteci teriminin belki de anlamı bile okunurken insanların boğazına düğümlenir. Evsiz, yurtsuz, dilsiz, özlem dolu ve daha nice sessiz kelimeler barındırır. İnsanlığın modern dünyadaki en büyük trajedilerinden biridir belki de. Hele bir de can havliyle kendini attığın yabancı diyarlarda sana da insanlık dışı davranılıyorsa… İşte bugün Türkiye'deki Suriyeli mültecilerin durumu belki de tam olarak trajik bir yansımadır.

Hasan Işık / Yazarın diğer yazıları için tıklayınız

Suriye'de savaş ilk patlak verdiğinde Suriyeli insanlar can havliyle kendilerini ülkelerinden dışarı attılar belki de bunların içinde en şanssızları kendilerini Türkiye'ye atanlardı. Türkiye'deki hastalık derecesindeki Türk-İslam siyasetçileri bu insanlara dünyada görülmemiş bir misafirperverlikle(!) ağırladılar. Bugün Türkiye'de kahvedeki emeklisinden, meclisteki siyasetçisine kimsenin dilinden düşürmediği Suriyelilerin durumu yürek dağlamaktadır.
Suriyeliler bugün hala çok zor şartlarda çadır kentlerde yaşamakta, kamp alanları kışın çamur içerisinde. Çoğunlukla elektrik ve su sorunu yaşanmakta. Bu şartlara rağmen iktidarın silahşorluğuna itilen Sünni Arapların dışında kimsenin bu kamplarda kalmasına müsaade edilmemekte. Okul ve dil desteği programlarının çok kısıtlı kaldığı bu kamplarda çocuklar eğitimden yoksun büyümekte. Bu kampların dışında kalan cihatçı olmayan Suriyelilerin ülkelerine dönüşü bile çile. Bu insanlar ülkelerine ancak Irak'tan gidebilmekte.
Suriyelilerin birde ekonomik boyutu var. Dünya fonlarından milyarlar alan iktidar her fırsatta bu insanları bir koz olarak kullandı ve sırtında bir yük olarak gösterdi. Ancak tablo hiç de anlatıldığı gibi değil. Suriyeliler bugün ülkedeki hemen her iş kolunda sağlık güvencesiz, kaçak bir şekilde normal ücretlerin üçte birine çalıştırılmakta. Açıkçası Suriyeliler bu ülkede ekonomiye yük değil katkı sağlayan modern kölelerdir.
Sosyal hayat olarak dışlanan bu insanların organlarının çalınmasından tutun da kadınlarının seks kölesi yapılmasına kadar başlarına gelmeyen kalmamıştır. En son geçenlerde Suriyelilerin linç edilmesi ve hamile bir kadının tecavüz edilip öldürülmesi ülkede hiçbir tepkiye sebep olmamıştır.
Kendine sanatçı ve siyasetçi diyen bazı şahıslar Suriyelilerle ilgili utanmadan sıkılmadan yorumlar yapmakta.
Kimisi Suriyeliler ülkesine dönsün, kimisi bizim çocuklarımız Suriye'de savaşırken onlar burada geziyor gibi izzeti nefsi yitirmiş yorumlar yapmakta.
Bu insanlar şunu çok iyi anlamalı.
Birincisi bu insanların ülkesinde savaşı bu boyuta tırmandıran Şam 'da cuma namazı rüyası kuran hastalıklı Türk siyasetçilerdir.
İkincisi savaştan kaçan sivillere savaş cephesi yolunu gösterenler önce Suriyelileri savaşa göndermek yerine önce "bizim çocuklarımız Suriye'de niye savaşıyor"u sorgulaması lazım.
Her fırsatta Almanya'yı Nazi olmakla suçlayan Türkiye önce 50 yıldır 3 milyona aşkın Türkiyeliye Almanya'nın nasıl davrandığını ve 5 yıldır Suriyelilere kendisinin neler çektirdiğini karsılaştırması gerekmekte.

RSS Feed

rojnameyanewroz.net

IFTTT
Blogger tarafından desteklenmektedir.