Ahmet Şık: Türkiye yazarı hükümetin darbe girişimini önceden bildiğini yazdı!

Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur'un 15 Temmuz darbe girişiminden aylar önce, 2 ve 24 Nisan'da kaleme aldığı iki yazıda, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cemaat yapılanmasının darbe hazırlığı içinde olduğu iddiasını gündeme getirdiği ortaya çıktı. İki yazıda da darbe hazırlığına dikkat çekildiğini gündeme getiren Cumhuriyet yazarı Ahmet Şık, Fuat Uğur'un şu sözlerini hatırlattı:
“Her türlü kumpası, iğrençliği, ahlaksızlığı ve sahtekârlığı yapabilen bu adamların istihbaratın içinde olmaları büyük tehlike değil midir? Ya Bilgisayar yönetiminde etkili olmaları? Bizzat Dursun Çiçek’in ıslak imzalı belgesini bile üreten bu şebeke bir MÜDAHALE emrini emir komuta zinciri içerisinde tüm kuvvet komutanlıklarına ve alt birimlerine gönderse ne olur düşünebiliyor musunuz? O emrin manipülasyon olduğunu anlayana kadar iş işten geçmez mi?..”
Fuat Uğur 24 Nisan tarihli yazısında da cemaat yapılanmasından olan askerler arasında koordinasyonu sağlayan 'Hususiler' adlı sivil bir grubun darbe girişimine katılmak istemeyen askerleri "Sizi deşifre ederiz, hayatınız kayar" diye tehdit ettiğini öne sürerek şunları söylüyor:
"Cemaatçi askerler de bu tehditle sonu belirsiz bir serüvene yelken açıp, geçmişte Talat Aydemir ve arkadaşlarının, Doğan Avcıoğlu ve Yön grubunun etrafında toplanan subayların akıbetine uğramaktan korkuyorlar. Korkmakta haklılar çünkü ihtiraslarını ABD’li ve İsrailli efendilerinin hizmetine sunarak kendilerini de ölüme yollamak isteyen Fethullah Gülen’e artık güvenmemeye başladılar.
Tekrar uyarmak gerekir ki Devlet onları izliyor. İstihbaratıyla, tüm silahlı kuvvetler hiyerarşisi olarak komuta kademesiyle, hükümetiyle, emniyetiyle, halkıyla, siyasetçisiyle, STK’larıyla bir bütün olarak devlet 'suç' işlemelerini bekliyor. Yani TAR üzerinde hizalanmalarını. Teker teker sayacaklar hepsini."

Ahmet Şık'ın Cumhuriyet gazetesinin bugünkü nüshasında yayımlanan yazısı şöyle:
Gazetemiz Cumhuriyet’e yönelik susturma operasyonuna ve arkadaşlarımızın tutsak edilmesine yönelik suçlamalara kaynaklık eden bir “"bilirkişi"” raporuydu. Kim tarafından hazırlandığı bilinmeyen rapor, kısıtlama kararı nedeniyle avukatlara da verilmedi. Türkçe dilbilgisi kurallarını yerle yeksan edecek ifade bozuklukları başka bir tartışmanın konusu. Biz raporun meramını, asılsız suçlamalara kaynaklık etmesi siparişi verilen "bilirkişi"nin “tespitlerini” tartışalım. Tamamında dile getirilen iddiaları bilmemekle birlikte, söz konusu "bilirkişi" raporunun asılsız suçlamalara kaynaklık eden bölümlerinde neler yazdığını savcılık sorgusunda arkadaşlarımıza yöneltilen sorulardan yola çıkarak öğrenebildik. Rapor öz olarak, dönemin ruhuna uygun yeni bir gazetecilik tarifinden yola çıkarak, mesleki sınırları daraltıyordu. Ele alınacak konunun haber değeri taşıyor olması, kamusal fayda, basının kamu adına denetim yetkisi gibi bir dolu temel ilkeyi gözardı etmişti. Raporda, “Yeni Türkiye”de gazetecilik sınırının, iktidarın ve kendisine eklemlenmiş güç odaklarının menfaatlerini zedeleyen hiçbir konunun haberleştirilemeyeceği olarak çizilmişti. Hakikati dile getirmeye çalışan haberler mi yaptınız? "Bilirkişi" raporuna ve buradan yola çıkarak suçlamalar yönelten savcıya göre bunun adı gazetecilik değil manipülasyondu.

“Yeni Türkiye” gazeteciliği!

“Yeni Türkiye” denilen garabette istenen gazeteciliğin ne olduğunu anlatmak için, raporda önce uzun uzun manipülasyonun tarifi yapılmıştı:
“Bir asimetrik savaş taktiği olarak terör örgütleri ve çıkar çevreleri tarafından kullanılan manipülasyon psikolojik harekatın gizli aracıdır. Devletleri zayıflatmak, terörle mücadeleyi yıpratmak, meşru siyaseti tartışılır hale getirerek kayıt dışı siyasete zemin hazırlamak, kaos meydana getirmek, etnik ve mezhepsel gerilimleri tırmandırmak, insanları kamplara bölmek, ekonomiyi sarsmak için kullanılmaktadır. Araç ise medyadır. Çıkar çevreleri, illegal örgütlenmeler ve terörizm medya organları sayesinde hedefine sıfır maliyetle ulaşmak istemektedir. Bu isteğe cevap vermek ise gazetecilik değil, çıkar çevrelerinin amacına hizmet etmek, illegal örgütlenmelerin illegal hedeflerine aracılık etmek, terörizmin propogandasını yapmaktır. Terörizmin, illegal örgütlenmelerin ve çıkar çevrelerinin temel amacı yaptıkları işin topluma ulaştırılmasıdır. Topluma ulaştırılmasında yöntem yine manipülasyondur. Medyanın manipülatif haberleri terörizmin, illegal örgütlenmelerin, çıkar çevrelerinin kullandığı silahtır.”
Hakkını yemeyelim. "Bilirkişi", arada doğru şeyler de söylemiş. “Medyanın görevi haber ve bilgi aktarmaktır. Medyanın ilkesi; dürüst ve doğru iletişimdir. Basın mensupları çalışmalarında hukukun genel kurallarına uymakla yükümlüdür” tespitine itiraz eden olmaz herhalde. Ancak... Savcılığın mesnetsiz suçlamalarını kanıtlama gayretkeşliğindeki "bilirkişi", bu tanımın hemen ardından kendisine sipariş edilen gazetecilik tanımına girişi de bundan sonra yapmıştı:
“Manipülasyon ile gerçeği perdeleyip, terör örgütlerinin amacına uygun hareket etmek, iç kargaşa çıkartmak ve ülkeyi yönetilemez hale getirmek gazetecilik değildir. Türkiye Cumhuriyeti devletini ve hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasına kısmen ya da tamamen engellemeye aynı şekilde medya yoluyla teşebbüs etmek, gizli kalması gereken bilgileri casusuluk maksadıyla açıklamak, devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıya temin etmek basın özgürlüğü değil, bizzat basın özgürlüğü maskesi altında psikolojik operasyondur.”
Alıntılanan cümlelerin bir "bilirkişi"ye mi yoksa hükümet komiserine mi ya da iktidar yanlısı bir medyacıya mı ait olduğunun tartışmasını size bırakıyorum. Bir ihtimal sanal alemde boy gösteren bir dolu troll hesaplardan birinin sahibi de olabilir. Yoksa, “Cumhuriyet gazetesinin manipülasyon ile gerçeği perdeleyip, terör örgütlerinin (FETÖ) amacına uygun hareket ederek, iç kargaşa çıkartmaya ve ülkeyi yönetilemez hale getirmeye yönelik haberlere imza attığını görmekteyiz” demesinin başka izahı yok. “Sümeyye’ye suikast” konulu haberlere, üzerine çay dökülerek eski görüntüsü verilmeye çalışılarak üretilmiş sahte belgelerle yazılan yalanlara ise hiç girmeyelim.
kaynak:t24
Blogger tarafından desteklenmektedir.